İÇİNDEN
SU GEÇEN BİR ÖYKÜ DAHA
Aslında denizler
mavidir bilir misin ya da biraz yeşil... Griye bulanmış sulara , siyaha
bulaşmış derinliklere deniz demeye dilim varmıyor benim.
Düşlerimdeki bembeyaz martılar; dünya barışının beyaz güvercinlerine inat, huzurla yüzerlerdi bir zamanlar, maviliğinde içimin denizlerinin... Artık içimi temelli terkettiklerini keşfetmiş bulunuyorum. Zaten çoktan, çağdaş resimden çıkarılıp atıldı bulutların kenarına iliştirilen martı silüetleri. Şimdi tuvallerden siyah kargalar sarkıyor salkım saçak. Sebebini merak ettim bir süre ve sonunda çözdüm. Entelin biri açıklayıverdi sıvazlayarak keçi sakalını. "Martılar çöplüklerde
uçmaya alıştılar denizi terkettiler….ve onlar artık çevre kirliliğinin
bir
Nasıl mantık ama! Tüm yaşamım boyunca; bu tür keskin ve zeka ürünü tanımlamalar yapabilmeye özenmişimdir. Oysa ki fazla zeki biri değilim. Bu yüzden içim sızlayarak martıların giysilerini temizleyebilmeyi düşlüyorum.Hala! Denizimin kokusu..denizimin kıyısı… mavisi.. biraz da yeşili….nerede şimdi ? Hışırtısını dinleyemediğim dev dalgaların. Yüzümde serpintisi dolaşamadığında tuzlu rüzgarın ve duyamadığımda sesini balıkların; kendimi sorgulamaya başlıyorum usuldan. Yaşam bu mu ya da başka bir deyişle bu yaşamak mı, diye. Hem bilirmisin
ki balıkların sesi çok neşelidir aslında. Ağız dolusu seslenirler birbirlerine
kaygan derilerine tutunmuş yaşamlarının gücü yettiğince. Denize düşme talihsizliğine
uğramış bir simit parçasını paylaşmaya çağırırlar birbirlerini. Ve bu seslenişle
bilirler ki her boyda balık gövdesi icabet edecek bu çağrıya. Ve yine bilirler
ki büyük balık küçük balığı yutar. Ama seslenişleri donmaz dudaklarında.
Islak gövdelerindeki kıpırdaşma; yaşam
Şimdi kirli ve pis bir kentteyim. Sevda, paslı iğnesine takmış zokayı… Misina gergin. Yazgım bu değil aslında. Ya da olmamalı. Bana ait olmayan havalarda soluk almayı bilmiyorum. Ben Rahim'deki suyun usta dalgıcıydım. Şimdi ise; yüreğimdeki cenin, yüzgeçlerine sevdalı bir pirhena gibi, akciğer solunumuna geçmeyi reddediyor. Çok net olarak görüyorum ki; kıyılarımda sarı çizmeleriyle suya girmiş adamlar var. Ellerinde; kirli soluk ışıklarıyla göz kırpan gemici fenerleri ve ağırlaşmış ağlar, çığlıklar atıyorlar. O Sarı çizmeli adamlar var ya Varnalı'nın kızı;işte o adamlar…. Büyük balık küçük balığı yutar kuralını bile bozdular.Şimdi ise eğri büğrü gövdeleri ve kirli elleriyle ördükleri ağlarını topluyorlar. Ağlar gergin ve ağır. Yarı bellerine kadar suya girmiş adamlar sarı çizmeli.Ağlarında ise ; balıklar var. Sana, asla yanıtlamak zorunda olmadığın son bir soru daha sevdiğim. Balıklar da ağlar…. Bilir misin? Mine |