Sinekli Hikaye - 4 

- Hiçbir zaman, susmayı konuşmaya yeğlemediğimi bilirsin Aboş. Sen susmayı tercih etsen bile, ben konuşmaya devam edeceğim. Gerçekleri konuşamıyor ve tartışamıyorsak neden varız…neden birlikteyiz? Evet teşekkür ediyorum. Hakkını ödeyemem…yanımdasın...baş ucumdasın… Elimi tutuyor, bütün saçma sapan gereksinimlerimi yerine getirmek için çırpınıyorsun… Ama sorularım hep yanıtsız… 
Abla ne zaman öleceğimi sormadım sana, ölüp ölmeyeceğimi de sormadım. Çünkü ölmeyeceğim. Çünkü yaşamak istiyorum. Çünkü aşkımı yaşamak istiyorum. 

Bak abla şu resimdeki adam var ya, şu saz çalan genç adam… Hani yaşı benden küçük diye burun kıvırdığın adam… 

- Hayır, ben ona hiç burun kıvırmadım. Böyle söyleme 

- Her neyse, büyük olduğum için ilişkimizi tasvip etmediğin adam diyelim… O var ya, benim yaşamamı istiyor. Ben de yaşayacağım. Buna o inanıyor...ben inanıyorum… Yalnız bizim küçük bir sorunumuz var… Senden sadece bir sorunun cevabını istiyorum. Sadece bir tek soru, bir tek cevap Aboş. 

- Tamam canım sakin ol, sor bakalım, cevabı biliyorsam söyleyeceğim. 

- Doğruyu ama söz mü? 

- Söz. 

- Bu ilaçlar, bu tedavi… Saçlarım tamamen dökülecek…cildimde lekeler olacak, zayıflayacağım, etlerim sarkacak ve güçsüzleşeceğim değil mi? Ve bu kesin…bundan kaçış yok değil mi? Bu yüzden onunla ilişkimi tasvip etmiyorsun değil mi? 

- Ne yani şimdi bu tek sorumu oluyor? Oynamayacağım işte! 

- Abla! Sulandırma… 

- Sulandırmıyorum. 

- Yanıtla o zaman, söz verdin. 

- !!!!!! 

- Yanıt sorunun içinde, değil mi abla? 

- !!!!!!! 

- Ablaa! 

- Evet… 

- Kesin mi? 

- !!!! 

- Kesin, kesin evet kesin… En azından bu kadar…rahatladın mı? 

- Aboş…ağlıyorsun sen… Aman da aman, taş yontusu kraliçem... Kardeşi için ağlarmış… Canım 
ağlama, sana yemin ediyorum ki, bunların hiç biri olmayacak hiç biri! 

- Anlamadım…ne yani? 

- Ooh... Hadi Aboş, öyle bakma… Hastaneden kaçmıyacağım, ne tedavi diyorlarsa devam edeceğim… Bu pis ilaçlarıda gövdeme kabul edeceğim, ama bu dediklerinin hiçbiri olmayacak… Çünkü savaşacağım. Bugün sahip olduğum herşey bana onun emaneti… Bizde emanete ihanet yoktur Aboş, sözümüz var. Emanete gözümüz gibi bakacak ve teslim aldığımız şekilde sahibi için saklayacağız. Resimdeki adam beni bekliyor Aboş, hem de bu halimle ve iyileşmiş olarak… Söz verdim tutacağım… İnan bana, ben bir mucizeyim abla… Bekle de gör! 

- İnşallah bebeğim… Sen inanıyorsan, neden olmasın! 

- İnanmak mı abla, o inanıyor…. O benden bunu bekliyor ve benim başka bir seçeneğim yok… Söz verdim iyileşeceğim, söz verdim emaneti koruyacağım ve emanet görüntü değiştirmeyecek Aboş… Buna hakkım yok. 

- Onun da senden böyle birşey beklemeye, bunu sana söylemeye hakkı yok. 

- Söylemedi ki Aboş. 

- Söylemedi mi? 

- Evet, söylemedi. 

- Kafam karıştı. 

- Aslında sihirli sözcük, o kadar kolay ki abla… 

- Neymiş o? 

- Aşk! Kısaca Aşk, ona aşk diyorlar abla. 

Vızvız sinek hadi gel dostum… Bilgisayarın ucunda yar bizi bekliyor…aşağı gidelim… 
Şimdilik hoşçakal abla… Sanırım saz çalan adam ve sen, biraz muhabbet edceksiniz yokluğumda… Ona fazla yüklenme olur mu ve ona, sakın  çocukluğumda bir fareyi kulağımı yerken yakalayıp ellerimle öldürdüğümü anlatma, sonra benden korkar tamam mı Aboş. Yürü vızvız gidiyoruz… 

- Vızvızvız geliyorum… Yaşasın, gidiyoruz.! Çok mutluyum… O beni önemsiyor… Önemsenmeyi herkes ister, ben de istiyorum… Sinek olsam bile!